GİYİM-KUŞAM
Giysi,
bir toplumun ve o toplumu oluşturan bireylerin zevklerini, yaşam
tarzlarını ve karakterlerini yansıtır. Giysiler, bir toplum içerisinde
anlaşma ve uzlaşma biçimidir. Aynı tarz giysileri giyen insanlar
arasında toplum düzenini sağlayan gizli bir sözleşme vardır.
Giyim, beğeninin ve dolayısıyla uygarlığı ve ahlâkı etkileyen değerlerin ifadesidir. Toplumu ve devri sembolize eder.
Son
yıllarda pek çok alanda olduğu gibi giyim-kuşam alanında da ülkemizde
yörelere özgün çeşitlilik giderek kaybolmaktadır. Yıldızeli’nde yöresel
giysileri artık dedelerimizin, ninelerimizin veya folklor ekiplerimizin
üzerinde görebilmekteyiz.
Yıldızeli
yöresinde eskiden erkekler fes veya şapka takar, şalvar ve cepken
giyerlermiş. Fes, günümüzde sadece erkekler tarafından kullanılmaktadır.
Bunun yanı sıra –özellikle köylerde- kasket takma geleneği de devam
ettirilmektedir.
Yörede
eskiden kadınlar, üç etek, şalvar giyer; şal ve önlük takarlarmış.
Köylerde hâlâ kadınlar tarlada çalışırlarken şalvar giymekte, madımak
toplarken önlük takmaktadırlar. Kadınlar başlarını, “bürük” denilen
yazmayla; genç kızlar ise, “İstanbul başı” denilen ve yüzü açıkta
bırakacak biçimde örterler.
Köylerde
ayakkabı olarak ise çoğunlukla çarıkların yerini lastik veya naylon
ayakkabılar almıştır. Lastik ayakkabının parlak ve lüks olan çeşidine
“cizlavut” denir.
YÖREYE AİT BAZI MANİ, TEKERLEME ve BİLMECELER
Maniler: Yıldızeli yöresinde mani söyleme geleneği genellikle kadınlar tarafından üç yerde ve biçimde devam ettirilmektedir:
1-Bulgur taşıyla bulgur çekilirken mani söyleme
2-Irgat gidildiğinde veya tarlada mani söyleme
3-Düğünlerde mani söyleme
Maniye maraz derler.
Gozele beyaz derler.
Ben sevdim, eller aldı.
Yana yana gez derler.
Ay doğar aşmak isyer.
Bal dodah yaşmah ister.
Şu benim cahıl gonüm,
Yâra gavuşmah ister.
Geden ay dutulur mu?
Bala duz gatılır mı?
Geceler bir yıl olmuş,
Yalunuz yatılır mı?
Sohu dibi gar imiş,
Gunden yannı erimiş.
Otuz iki meyvanın
En datlısı yârımış.
Al öynüğüm oğümde,
Gıvrım bağım belimde.
Çıhar çıhar sallanır,
Yâr gapının öğunde.
Oğlan adın İrecep,
Gun mü buldun gelecek?
Sohahlar buz bâlamış,
Düşüp de geberecek.
Gokde yıldız yüz altmış,
Gaşların keman çatmış.
İnsano’lun torpahdan,
Yârı nurdan yaratmış.
İlengerde duz olsam,
Böyük evde gız olsam.
Yâr gapıdan geçerken
Evde yalunuz olsam.
Çitim sarı, ben sarı,
Çitile gonmuş arı.
Benim bir seduğüm var:
Sızılmış oğul balı.
Defimin düzeni yoh,
Çalanın hezanı yoh.
Çıhdım çöplük başına,
Yârimden gozeli yoh.
Gediyom dur diyen yoh,
Kebap oldum yiyen yoh.
Ayrılık gomlâni,
Benden gayrı geyen yoh.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder