Erzurum
Kongresi'ne katılan yaklaşık 56 delege, Sivas Kongresi'ne katılmak için
memleketlerinden yetki almamışlardı. Ayrıca bu delegeleri Sivas
Kongresi'ne getirmek pratik olarak da mümkün değildi. Bu durum
karşısında, Temsil Kurulu üyelerinin, Doğu illerini ve Trabzon
vilayetini temsilen Sivas Kongresi'ne katılması kararlaştırıldı. Bu
nedenle, Sivas Kongresi'nde - Temsil Kurulu üyeleri dışında - Doğu
illerinden ve Trabzon'dan delege yer almamıştır.
Böylece,
Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Bey, Sivas Vilayeti kontenjanından
seçildikleri Temsil Kurulu Üyeliği ile hem doğu illerinin, hem de
dolayısıyla Sivas'ın temsilcisi olarak Sivas Kongresi'nde yer
almışlardır.
Sivas Kongresi Delegeleri
Delegenin Adı : Temsil Ettiği Yer: Mesleği:
Mustafa Kemal (Atatürk)
Temsil Kurulu Başkanı (Erzurum)
Ordu Müf. İstifa
Hüseyin Rauf (Orbay)
Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)
Em. Deniz subayı
Bekir Sami (Kunduk)
Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)
Mülkiyeli - Vali
Fevzi (Baysoy)
Temsil Kurulu Üyesi (Erzincan)
Din adamı -Şeyh
Raif (Dinç)
Temsil Kurulu Üyesi (Erzurum)
Hukukçu- Yargıç
Refet (Bele)
Canik (Samsun)(TKÜ)
Asker (Albay)
Kara Vasıf
Antep
Emekli Albay
İsmail Hami (Danişment)
İstanbul
Mülkiyeli- Tarihçi
İsmail Fazıl (Cebesoy)
İstanbul
Emekli General
Hikmet (Boran)
Ask. Tıb. Öğr. Tem.(İst.)
Tıbbiye Öğrencisi
Ahmet Nuri
Bursa
İlmiye sınıfı Hocası
Osman Nuri (Özpay)
Bursa
Hukukçu- Avukat
Hüseyin (Bayraktar)
Eskişehir
Tüccar
Hüsrev Sami (Kızıldoğan)
Eskişehir
Subay
Halil İbrahim (Sipahi)
Eskişehir
Tüccar- Bld. Bşk.
Mehmet Şükrü (Koçzade)
A. Karahisar
Hukukçu
Salih Sıtkı (Kesrioğlu)
A. Karahisar
Mülkiyeli
Bekir (Gümişioğlu))
A. Karahisar
Öğretmen
Abdurrahman Dursun (Yalvaç)
Çorum
Öğretmen
Mehmet Tevfik (Ergun)
Çorum
Öğretmen
İbrahim Süreyya (Yiğit)
Alaşehir (Saruhan)
Mutasarrıf
Macit (Suner)
Alaşehir (Manisa)
Hakim (Yargıç)
Mehmet Şükrü (Dalamanlı)
Denizli
Hukukçu
Yusuf (Başağazade)
Denizli
Hukukçu - Zıraatçı
Necip Ali (Küçüka)
Denizli
Hukukçu -Yargıç
Hakkı Behiç (Bayiç)
Denizli
Mülkiyeli
Sami Zeki
Kastamonu
Emekli Subay
Nuri (Tatlızade)
Kastamonu
Tüccar
Halit Hami (Mengi)
Bor (Niğde)
Tüccar- Beld. Bşk.
Mustafa (Soylu)
Niğde
Öğretmen
Yusuf Bahri (Tatlıoğlu)
Yozgat
Çiftçi
Osman Remzi (Öğüt)
Nevşehir
Memur
Mazhar Müfit (Kansu)
Denizli (Hakkari)
Valilikten istifa
Hasan
Süleyman (Boşanlı – Boşnak)
Samsun(Canik)
Çiftçi - Denizci
Aşağıdaki
isimler ise Sivas Kongresi'ne delege olarak seçilmişler, ancak kongre
çalışmaları sona erdikten sonraki günlerde Sivas'a gelebilmişlerdir.
Nuh Naci (Yazgan)
Kayseri
Tüccar
Ahmet Hilmi (Kalaç)
Kayseri
Kaymakam
Ömer Mümtaz (İmamzade)
Kayseri
Tüccar
İhsan Hamit (Tigrel)
Diyarbakır
Eğitimci
Bursa
delegeleri gösterilen askerlikten istifa etmiş Necati (Kurtuluş) ve
hukukçu Asaf (Doras)'a kongre tutanaklarında rastlanmadığı halde, bazı
eserlerde isimleri geçmektedir.
Sivaslılar Kongre için neler yaptı?
Sivaslı
Rasim (Başara) Bey, Müftü Abdürrauf Efendi, Emir (Marşan) Paşa ile
3.Kolordu Komutanı Selahattin(Çolak) ve M.Kemal Paşanın özel temsilcisi
Ask.Dr. İbrahim (Tali) Bey, ‘lise' binasının Kongre için düzenlenmesiyle
ve diğer hazırlıklarla ilgilendiler. Hayri (Sığırcı)Bey ve Şekercizade
İsmail Efendi, evlerinden getirdikleri eşyalar ile Mustafa Kemal
Paşa'nın kalacağı odayı ve Kongre salonunu döşediler.
Mustafa
Kemal Paşa, Erzurum'dan gönderdiği haberle gelen delegelerin otellerde
kalmasını yasaklayınca, Şekercizade İsmail Efendi çok sayıda delegeyi
evinde uzun süre misafir etti.
Rasim
Bey ve Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin diğer yöneticileri, Hürriyet
ve İtilaf Partisi Sivas örgütünün olumsuz propagandalarını boşa
çıkararak, halkı millî mücadeleye ısındırdılar.
Sivas
Kongresi delegelerinin yemekleri ilk günlerde Sivas Belediyesi
tarafından karşılandı. Belediye Başkanı Abdulhak Bey sadece yemekle
değil, bütün sorunlarla yakından ilgilendi. Daha sonra masrafları kısmak
amacıyla, yemekler Kongre binasının alt katındaki mutfakta
çıkarıldı.Yemek giderleri belli ölçüde Sivas'ın varlıklı aileleri
tarafından karşılandı.
Şehrin
ileri gelenleri ve yöneticileri sık sık kongre binasına giderek,
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri ziyaret ettiler, gece
sohbetlerine katıldılar.
Böbreklerinden rahatsız olan Mustafa Kemal Paşaya sık sık kepenek suyu getirilerek iyileşmesine yardımcı olundu.
Fransızların
Güneyden, İngilizlerin Kuzeyden şehri işgal edeceği tehdit ve
söylentilerine, Elazığ Valisi Ali Galip'in Kongreyi basarak dağıtma
girişimlerine, İstanbul Hükümeti'nin baskılarına rağmen vatansever Sivas
halkı Sivas Kongresine, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına tam bir ev
sahipliği yapmıştır.
12
Eylül 1919 günü Kongre salonunda halka açık bir toplantı yapıldı.
Davetli Sivaslılar tam kadro bu toplantıya katıldığı gibi, aynı gün Ulu
Cami'de yapılan toplantıya Sivas halkı büyük bir ilgi ile katılarak,
heyecanlı konuşmaları can kulağı ile dinlemişlerdir.
Mustafa Kemal Paşa, arkadaşları ve Temsil Kurulu üyeleri 108 gün kaldıkları Sivas'ta huzur içinde çalışmalarını yürütmüşlerdir.
Kongre sonrası Sivaslı vatansever kadınların yaptıkları çalışmalar her türlü övgünün üstündedir.
Sivas Kongresi'nin Açılışı ve Başkanlık tartışması
4
Eylül 1919 Perşembe günü Sivas, tam bir bayram sevinci içindeydi. Sivas
halkı, saatler öncesinden Mekteb-i Sultanî'nin önünde toplanmış, binaya
giden yolları doldurmuştu.
Açılış
saati olan 14.00'e beş kala Mustafa Kemal Paşa odasından çıkıp toplantı
salonuna girdi. Doğruca Başkanlık kürsüsüne çıktı. Çünkü bu toplantının
düzenleyicisi ve davetçisiydi. Açış konuşmasına şu cümlelerle başladı:
“ Muhterem Efendiler;
Vatan
ve milletin kurtuluşunu amaçlayan zorlayıcı sebepler, sizleri bunca
sıkıntı ve engeller karşısında Sivas'ta topladı. Yiğitçe azminizi
kutlar, sizlere hoş geldiniz demekle mutlu olduğumu arz ederim .... ”
Kongrenin
açılışından bir gün önce Bekir Sami (Kunduk) un evinde yapılan
toplantıda Mustafa Kemal Paşanın Kongre Başkanlığına getirilmemesi
kararlaştırıldı.
Açılış
günü kongre salonuna girilirken Mustafa Kemal Paşanın “ Kimi Başkan
yapalım? ” sorusuna Rauf Bey: “ Sen Başkan olmamalısın ” cevabını verdi.
Kongre
açıldıktan sonra söz alan İsmail Fazıl Paşa, işin içine kişisellik
karışmaması, eşitlik ilkesine uyulmasının dışarıya karşı olumlu etki
yapacağı gerekçesiyle, başkanlığın birer gün veya birer hafta devam
etmek üzere sırayla yapılmasını ve üyelerin temsil ettikleri il veya
sancağın adlarının baş harfleri esas alınarak alfabe sırasına göre
yapılmasını teklif etti.
Teklif
Kongre tarafından kabul edilmedi. Gizli oyla yapılan seçim sonucunda üç
olumsuz oya rağmen, Mustafa Kemal Paşa Kongre Başkanlığına getirildi.
Mustafa
Kemal Paşanın Kongre Başkanlığına itirazlarının sebebi, kongreden önce
hazırladıkları manda isteklerini içeren raporlarını kolaylıkla kongreye
kabul ettirmekti.
Erzurum Kongresi Kararlarında Yapılan Değişiklikler
5
Eylül günü bayram kutlama mesajları gönderildi. 6 Eylül Kurban
Bayramının ilk günü olduğu için kongre toplanmadı. Bayram günü Sivas
Belediyesi'nden bir kurul, Kongre binasına gelerek kutlamada
bulunduğundan, 7 Eylül günkü toplantıda ziyaretin iadesi için karar
alındı.
7
Eylül günü kutlama telgrafları okundu, verilecek cevaplar belirlendi.
Sonra gündemin önemli maddelerinden olan Erzurum Kongresi Tüzük ve
Bildiri değişikliği ile ilgili görüşmelere geçildi. Mustafa Kemal
Paşanın önceden hazırladığı değişiklik paketi Kongre Genel Kurulu
tarafından kabul edildi:
Cemiyetin (derneğin) adı “ Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ” iken “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ” oldu.
“
Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu) , bütün Doğu Anadolu'yu temsil eder ”
yerine “ Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder ” denildi.
“
Her türlü işgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine bağlı
sayacağımızdan, topyekûn (hep birlikte) savunma ve direnme ilkesi kabul
edilmiştir” cümlesi “Her türlü işgal ve müdahalenin özellikle Rumluk ve
Ermenilik kurma gayesine yönelmiş faaliyetin reddi konularında topyekûn
savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir ” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu
iki cümle arasında anlam bakımından büyük fark vardır. Birincisinde
Anlaşma devletlerine karşı düşmanca tavır alma ve direnmeden söz
edilmiyor, ikincisinde bu konu açıklık kazanıyordu.
Tüzüğün
dördüncü maddesinde geçen “ Osmanlı Hükümeti'nin yabancı devletlerin
baskısı karşısında, buraları (Doğu illerini) bırakmak ve ilgilenmemek
zorunda kaldığı anlaşılırsa, alınacak idarî, siyasî, askerî önlemlerin
belirlenmesi ”, – geçici bir yönetim kurma–ile ilgili olarak Sivas
Kongresi “ buraları ” yerine , “ yurdumuzun herhangi bir parçasını
bırakmak ve ilgilenmemek ” ifadesini kabul etmiştir.
Bu
değişikliklerle yerel bir kongre olan Erzurum Kongresi tüzük ve
bildirisi, Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi tarafından
genelleştirilerek vatanın tümünü kapsar bir hale getirilmiş oldu.
Anadolu
ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulması ile bütün yerel
cemiyetler bir çatı altında toplanarak, bu cemiyetin şubeleri konumuna
getirilmiş oldular. Böylece Millî mücadele merkezi bir örgütlenmeye
gidiyor; ulusal birlik ve ortak mücadele sağlanmış, dağınıklık
giderilmiş oluyordu.
Erzurum
Kongresi kararıyla kurulmuş olan Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
ve Temsil Kurulu, yerini 11 Eylül 1919 günü Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti ve Temsil Kuruluna bırakmış oluyordu.
Sivas Kongresi'nde Manda Tartışmaları
Paris
Barış Konferansı'nda Anlaşma Devletleri temsilcileri dünyayı paylaşmaya
kalktılar. Ancak çatışık istekler ortaya çıktı. Bazı milletleri tümden
esaret altına alamayacaklarını düşünerek, işgal politikalarını örtmeye
yarayan yeni bir sömürü yöntemi geliştirdiler ve adına ‘Manda Yönetimi'
dediler.
Paylaştırılacak
yeni topraklar, doğrudan devletlerin eline verilmeyecek, uygun
görülecek büyük bir devlet, Milletler Cemiyeti adına bir yörede
vekaleten yönetimle görevlendirilecekti. Bu vekaleti alan devlet,
sömüreceği ulusun bağımsızlığı hak etme süresini belirleyecekti.
Türkiye
dışında, Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş bütün devletler galip
devletlerin mandası altına girdi ve uzun süre sömürüldü. Atatürk'ün
önderliği altında girişilen ulusal Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştığı
için ‘Tam Bağımsız' Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Manda
altına girmekten başka çare düşünemeyen Osmanlı aydınları, tarihi
ilişkileri dikkate alarak Amerikan mandası üzerine yoğunlaştılar.
Amerika'ya mektuplar yazdılar. Mustafa Kemal Paşaya gönderdikleri mektup
ve telgraflarla onu da etkilemeye çalıştılar.
Erzurum'da
bulunduğu sırada, Halide Edip (Adıvar) tarafından gönderilen ve
Amerikan mandasının ekonomik ve medeni destekten ibaret olduğu sözleri
ile dolu mektubu okuduğunda sinirlenen Mustafa Kemal Paşa, yanındakilere
şöyle seslenir:
“ Hayır paşalar hayır, hayır beyefendiler hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok.. Ya istiklal, ya ölüm var..
Amerikan
mandası diye çırpınanlar, düşman işgali altında bulunan sinirleri ve
zaafları ile bu millete ve bize inanmayanlardır. Bizim hayal ve macera
peşinde koştuğumuzu sananlardır. Eğer, bunlar Anadolu'nun ve Türk
milletinin gerçek duygularını bilseler, bizim çalışmalarımızın hedefini
kavrayabilseler, Erzurum Kongresi kararlarının nasıl bir millî vicdan
ürünü olduğunu takdir edebilseler, bu sakim (hastalıklı) fikirlerinden
dolayı utanç duyarlar. Bunlar, ümitsizlik ve bozgunluk içinde
realitelerden uzak olarak yaşayan ve ne yapacaklarını, ne yapılmakta
olduğunu bilmeyen insanlardır.
Kongre
hissiyatını açıklıkla belirtmiştir. Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu)
kararını vermiştir. Millî irade şuur ve istikametini bulmuştur. Davamız
yürümektedir ve yürüyecektir. Başarılı olmamak için hiçbir sebep yoktur.
Hiçbir olumsuz kararı tanımayacağız. Tek ve değişmez parola şudur: Tek
tepe, tek kurşun kalıncaya kadar mücadele, yahut da: Ya İstiklal, Ya
Ölüm! ”
Erzurum'da,
Sivas'a gelme hazırlıkları yapıldığı bir sırada kendisine sorulan: “
Paşam, Sivas'ta galiba manda meselesi bizi çok üzecek ve yoracak ”
sorusuna heyecanla şu cevabı verir: “ Ahmaklar, memleketi Amerikan
mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi
rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip
gelen Türk istiklalini feda ediyorlar .”
Kongre
için Sivas'a erken gelen İstanbul delegeleri diğer delegeleri de
etkileyerek, Amerikan mandasını isteyen bir muhtıra (rapor)
hazırladılar. Bu rapor Sivas Kongresi gündemine alındı.
8
Eylül 1919 günü Kongre mandayı tartışmaya başladı. Özellikle
İstanbul'dan gelen Kara Vasıf Bey, İsmail Fazıl(Cebesoy) Paşa, İsmail
Hami (Danişment) Bey ve Refet (Bele) Bey, Kongre salonunu etkileyecek
uzun konuşmalar yaparak, Amerikan mandasını savundular. Kara Vasıf Beyin
konuşması sırasında delegelerden biri : “ İstanbul'dan mandayı mı bize
hediye getirdiniz? ” diye bağırdı.
Refet
Beyin konuşmasının delegeler üzerinde o kadar etkili olmuştu ki,
oylamaya geçilmesi durumunda manda kararı çıkacağından korkan Mustafa
Kemal Paşa, toplantıya on dakika ara verir.
Ahmet
Nuri Bey (Bursa) ve Raif(Dinç) Efendi mandayı savunanları eleştirdiler.
Bağımsızlıktan yana tavır koydular. Mandayı savunanları Bağımsızlığa
karşı olmakla suçladılar. Bunun üzerine İsmail Fazıl Paşa “Yanlış
anlaşıldığı için raporumuzu geri çekiyoruz. Hiç verilmemiş saydık” dedi.
8
Eylül gecesi evlerde ve Kongre binasında manda üzerine konuşmalar ve
tartışmalar sürdü. Ertesi gün Kongre manda tartışmalarına devam etti.
Rauf(Orbay) Beyin teklifi ile : “Amerika'da yıllardan beri aleyhimizde
yapılmakta olan olumsuz propagandaların doğurduğu yanlış anlaşılmaların
önüne geçmek için Amerika'dan bir kurul istenmesine ve inceleme
sonucunda gerçeklerin gösterilmesi” kararına varıldı.
Böylece hem manda istekleri gömüldü, hem de mandayı savunanlar küstürülmeyerek bu sorun çözüme kavuşturuldu.
Manda
konusundaki görüşmelerin sonucu Sivas Kongresi kararlarına şöyle
yansıdı : “... Devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve
vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı
sınırlar içinde, milli ilkelere saygılı olan ve vatanımıza karşı saldırı
ve yayılma amacı gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sanayi,
ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız ....”
Mustafa
Kemal Paşa, mandayı savunanları karşısına almadan Sivas Kongresi'ni
başarı ile yönetmiş ve mandanın reddedilerek, bağımsızlık kararının
çıkmasını başarıyla sağlamıştır. Gösterdiği liderlik sabrıyla, Kongrenin
birlik ve beraberlik içinde çalıştığını ve sonuçlandığını dost, düşman
herkese göstermiştir.
Manda İsteklerine karşı Bir Türk Gencinin Haykırışı
Manda
tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı 8 Eylül gününün gecesi Mustafa
Kemal'in odası her zamankinden daha kalabalıktı. Özellikle Denizli
delegeleri olan Necip Ali, Yusuf Beylerle, Şeyh Fevzi Efendi, Hikmet,
Osman Nuri, Ahmet Nuri Beyler lise binasında delegelere ayrılan koğuşta
kaldıklarından, onların da katılımıyla Paşanın odasında toplananların
sayısı çoğalmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder